9 Temmuz 2010 Cuma

Umuda Yolculuk

Yazıları ve incelemeleriyle bu satırlarda zaman zaman göreceğimiz sevgili dostum Volkan Günak, Efes Pilsen ve Fenerbahçe Ülker'in Euroleague'de eşleştiği takımları değerlendirirek bizleri aydınlatıyor.Ben sözü ona bırakıyorum.

Öncelikle geçtiğimiz sezonlara nazaran daha başarılı oluruz. Zira önceki yıllar her iki takımımız açısından bir hayli kötü geçti. Özellikle 3-4 sezon öncesine mukayeseyle bir hayli yara aldık. İki sene önce Efes Pilsen ve sonrakinde Fenerbahçe Ülker erkenden havlu attılar. Üstelik de bu takımlar altı takımlık gruplarında ilk dörde giremedi ve tabirimi maruz görün ama vuruşmadan çekildiler ve kaderlerine razı oldular.

Efes Pilsen’in zorlu bir gruba düştüğü aşikar. Bu sezonun bana göre flaş transferi efsanevi Coach Dusko Vujoseviç’i alarak işe başlayan ve onun önderliğinde sert ve üst seviye bir takım kurmayı planlayan CSKA Moskova grubun lider adaylarından bir tanesi.Ettore Mesina’nın kurduğu ve Evgeniy Pashutin’in bozmadığı sisteme takviyeler yaparak güçlü iskeleti bir şampiyon adayı hale getirecek hamleler yapacaktır, Vujoseviç… Bana göre korkutucu…

Geçen sezonu müthiş bir hayal kırıklığıyla geçiren ve Coach Seijko Obradoviç’in sözleşmesini uzatarak adeta yeni bir takım kurması için tüm güvenini seferber eden Panathinaikos da Efes Pilsen’in grubunda yer alıyor. Yoncalar başarıya ve paraya doymuş tüm yıldızlarını elinden çıkardı ve yeni bir oluşum için düğmeye bastı. Jasikevius’tan Sponoulis’e kadar takımdan ayrılması gündemde olan “doymuş yıldızlar” yerine pahalı transferler gündemde.Takımda sorunlar yaşayan ve Coach’la arası pek de iyi olmayan Nikola Pekoviç, NBA’e gitti. Bu onlar için kötü haber olsa da Yunan Kulüplerinin finansal gücü ortada…
Geçen sezonun Eurocup şampiyonu Valencia,bu sezon Fenerbahçe Ülker’in benchinde göreceğimiz Neven Spehija yönetiminde önemli başarılara imza atmıştı. Kadrosunda bulunan oyuncuları korumakta güçlük çekeceğini düşündüğüm Valencia, yine de mevcut yapısı ve seyircisi ile zorlu rakiplerden birisi…
Geçtiğimiz sezonlarda yine Efes Pilsen’le aynı gruba düşen ve önceki sene temsilcimizi eleyerek büyük bir sürprize imza atan AJ Milano özellikle kendi evinde asla maçtan ve disiplinden kopmayan bir takım kimliğinde.
Efes Pilsen’in en mütevazı rakibi ise Union Olimpija. Her ne kadar zayıf bir takım gibi gözükse de seyircisi önünde farklı bir kimlikle oynayan ve gücüyle yapabilecekleri asla önceden kestirilemeyen bir takım gibi duruyor. Yine de Efes Pilsen için onu altına almak çok da zor olmasa gerek. Gruba ekleyeceğim son şey ise bu grupta hiçbir deplasman kolay değil aksine bir hayli zor ve ateşten gömlek….


Gelelim Fenerbahçe Ülker’in grubuna; Sarı Lacivertliler, normal sezonda Barcelona, M.Siena ve Cibona ile eşleşme alışkanlığını sürdürdü.
Barcelona geçen sezonun Euroleague şampiyonu. Üstelik de bunu İstanbul’da başlattıkları Euroleague macerasının en başından beri izleyenlere düşündürmüştü. Yani herkes ilk andan itibaren Barcelona’nın Euroleague şampiyonu olacağını kestirebiliyordu. Katalan ekibinin en büyük hayal kırıklığı ise ligde yaşandı. Şampiyonluk serisinde Caja Laboral’e 3 maç arka arkaya boyun eğdi. Yine de mevcut kadrosuna küçük takviyelerle yoluna devam edecektir. Örneğin Valencia’nın başarısında başrolü oynayan Kosta Peroviç, Barcelona için mücadele edecek. Grup liderliği için Fenerbahçe’nin pek de şansının olduğunu söyleyemem.Barcelona’nın liderliği kimseye kaptırmayacağını düşünüyorum.

Montepaschi Siena ise grupta Fenerbahçe Ülker’İn en önemli rakibi. Üst sıraları hedefleyen Sarı Lacivertlilerin 2.olmaktan başka çaresi yok. Siena takımı yine bilinen yapısından ödün vermeyerek kaybettikleri oyuncularının yerine aynı tipte oyuncularla doldurarak alışılagelmiş sert takımını yaratacaktır. Coach Simone Piangianhi’nin gitmesine izin vermeyen kulüp yönetimi bu hedefin ne kadar isteklisi olduğunu gösterdi.

Cibona Zagrep ise bir ekolün temsilcisi… Her sene altyapılardan çıkarttığı müthiş yeteneklerle yoluna devam eden ve onlara isimsiz yabancılarla takviye eden Hırvat temsilcisi tam bir kapalı kutu. Kadrosu ve bütçesi mütevazidir ancak ortaya koydukları basketbolla mücadeleyi son ana kadar sürdürürler.
Cibona için söylediklerim Lietuvos Rytas için de geçerli. Üstelik iç sahada oynadıkları maçlar Fenerbahçe Ülker için çok zorlu geçecek ve muhtemelen kilit sıfatıyla anılacaktır.

Cholet ise ilk kez Euroleague’de mücadele edecek. Basketbolumuzun gururu Erman Kunter’in takımı mevcut yapısının üstüne arttırdığı bütçelerle takviyeler yapacaktır. Fakat yine de gücü ve tecrübesi itibariyle gruptan çıkması mucize olur.
Her iki takımımız da 4.torbadan geldi. Dolayısıyla zaten daha kolay rakiplerle oynaması pek de mümkün değildi. Önemli olan eski başarılarımızın da üstüne çıkarak, hiç değilse Top 16 kuralarında daha üst torbalarda yer almak gerekir. Aksi takdirde o büyük hedeflere ulaşmak mümkün değildir.

Hiç yorum yok: