29 Temmuz 2010 Perşembe

Viktoria Plzen & Beşiktaş


Galatasaray maçını izleyemediğim için burada bir yorumda bulunmak doğru olmaz. Sadece 2-0’dan berabere kalmak, özellikle de evinizde başınıza geliyorsa sıkıntı yaratır. O yüzden Galatasaray’ın ikinci maçta işi zor. Çünkü Balkan ülkeleri kendi evlerinde taraftarıyla bütünleşip çok daha agresif oluyorlar. İzlediğim maça gelirsek Beşiktaş ilk yarıda sahadaki dizilişinin kurbanı oldu. Öncelikle tek ön libero oynayabilmeniz için barcelona gibi olmalısınız. Topun hep sizde kalması lazım. Verdiğim örnekten de belli olduğu gibi bunu dünyada yapabilen tek takım var. Onun dışında Beşiktaş’ın bu dizilişle işi çok zor. Ama Schuster doğruyu görecektir. Takım uyum sorununu aşıp belli bir pas yüzdesine geldikten sonra bazı maçlarda tek ön libero denenebilir ama daha önce değil. Zaten 2.yarıda Necip girince oyun tamamıyla dengelendi ve rakibin ilk yarıdaki etkinliği azaldı.

Çek takımı zaten çok agresif oynayan, bizimkileri önce tekmeyle durdurmaya çalışan bir görüntüdeydi. Oyuncularımızda sezon başı olması nedeniyle biraz korkarak girdiler mücadeleye. Ama dediğim gibi 2.yarıda Necip’in girmesi orta sahadaki gücümüzü arttırdı. Takımda herkesi tek tek değerlendirmeye gerek yok ama birkaç isim öne çıktı. Başrolde %100 lük pozisyonları kurtaran Hakan ve takımı ileri taşıyan Quaresma vardı. Kötülerden ise bir numarada Nobre vardı. Brezilyalının bu takımda oynama şansı ancak sakatlıklara bağlı olur. Eski gücünden çok uzakta ki zaten sadece bu özelliğiyle var olan bir oyuncuydu. Delgado’nun bu kadar ısrarla oynatılmasının da bana göre en büyük nedeni transferde bir alıcısının çıkma beklentisi. Başka bir açıklaması yok gibi geliyor bana. Sonuçta Fenerbahçe için söylediklerimin aynısı Beşiktaş içinde geçerli. Daha yolun çok başındalar ve zamana ihtiyaçları var.

Hiç yorum yok: