30 Eylül 2010 Perşembe

Rıza Çalımbay-Federasyon-Kulüpler


Eskişehir’de Rıza Çalımbay’ın ayrılması beklenen bir olaydı. Ligimizin klasiklerinden birini yaşadık. İlk 6 hafta puan olarak çok geride kalan bir takımın teknik direktörü mutlaka gitmelidir, yoksa geç kalırız gibi ancak bu işten anlamayan birinin vereceği kararı bizim sayın yöneticilerimiz yıllardır maalesef alıyorlar. Türk futbolu her ne kadar ‘’marka değeri, çok pahalı bir ligimiz var, statlarımız düzeltilmeli’’ dese de daha önce halledilmesi gereken bir sorun tüm çıplaklığıyla önümüzde duruyor. Daha 6.hafta henüz geride kalmışken ligimizde 2 takım teknik adam değişikliği yapıldı. Bunlardan sonuncusu da Eskişehir’i son 2 yılda çok önemli bir noktaya getiren Rıza Çalımbay’dı. Rıza Hoca’nın başardıkları bir yana burada Türk Futbolunun kanayan ve nedense çok az gündeme getirilen bir yarasına parmak basmak lazım.

Teknik Direktörler ve ekibi kulüplerle 1, 2 yada 3 yıllık sözleşme imzaladıklarında belli bir ücret karşılığında anlaşıyorlar. Aldıkları ücretle ona göre planlarını yapıyorlar. Ona göre yaşıyorlar. Başka bir işte çalışan birisi alacağı maaşla yıl boyunca nasıl planlama yapıyorsa onlarda aynı şekilde yorganın boyunu hesaplıyor. Ama işler beklendiği gibi gitmeyince de kapının önüne konuyor ve sadece sözleşmesinde dikkatli olan Futbol Federasyonundan yıllık ücretinin %60’ını alabiliyor. Peki dikkatli olmayanlar ne yapıyor, kulüp yönetiminin vicdanıyla baş başa kalıyor. Yani ya parasının tamamını yada bir kısmını yada babayı alıyor. Son aldığım bilgiye göre de Rıza Hocanın yardımcıları için aynı durum varmış. Eskişehir yönetimi sözleşmedeki bir maddeden faydalanıp parayı isterse verecek, istemezse vermeyecek. İşte bunu duyunca marka değeriymiş, falanmış filanmış hadi oradan diyorsunuz. Şimdi şunu diyebilirsiniz; ‘’Eee kardeşim o da sözleşmesini dikkatli yapsaymış’’. İyi de niye?

Türkiye de kulüplerin yabancı teknik adamlarla farklı, yerli teknik adamlarla çok farklı sözleşme yaptığını herkes biliyor. Türk teknik adamın görevine son verildiğinde, öyle tazminatmış, gönderdiğin zaman parasını ödemekmiş, bunlar hikaye. Allahtan Hikmet Karaman, Ankaragücü’nden ayrılırken sözleşmesini ortaya koyup bu işe ön ayak oldu da işler biraz olsun normalleşmeye başladı. Ama yine de çok gerideyiz bu konuda. Türk Futbolu bir yerlere getirmek istiyorsak temel sorunlara acilen çözüm bulunmalı. Bunlardan öncelikli olanlardan biri de teknik direktör ve ekibiyle yapılan sözleşmeler. Burada iş tamamıyla federasyona düşüyor. Hiçbir şekilde kulüplere kulak asmadan tek tip bir sözleşme hazırlanmalı. Kulüpler teknik adamlarla anlaşırken bu sözleşme ortaya konulmalı. Başka maddeler değişebilir, başka şartlar eklenebilir ama tek bir madde asla değişmemeli: ‘’Teknik ekiple yollar ayrıldığında tazminat ödenecektir’’. Yoksa Türk Futbolunu ileriye taşıyacak asıl kişilere hiçbir zaman rahat çalışma ortamı sunamayız. Onlara futbolculara verilen kadar değer göstermezsek, istikrarı, huzur ortamını yakalayamayız. Çünkü Türk Futbolunu ileriye taşıyabilecek öncelikli kişiler teknik direktörlerdir.

Hiç yorum yok: