4 Ekim 2010 Pazartesi

Haftanın Panoraması


Ne haftaydı be diyesi geliyor insanın. Heyecan dorukta, maçlar kaliteli, sürpriz sonuçlar, olaylar, açıklamalar…Nefesler tutulduğu bir haftaydı. Önce ligimizden başlayalım haftanın panoramasına. Cuma ilk işaret geldi belki haftanın nasıl geçeceğiyle ilgili. Galatasaray’ın Karabük deplasmanında yenilmesi belki çok sürpriz, nasıl olur bu diyeceğimiz bir sonuç değildi belki ama maç öncesi, sırası ve sonrasıyla hala etkisini sürdürüyor. Maç öncesinde futbolcuların laubali tavırlarını bu sayfada dile getirmiştim daha önce. Maça baktığımızda da ilk şutunu 75. dakikada çeken bir Galatasaray görünce çok şaşırmamak lazım bu mağlubiyete. Sonrasında Rijkaard’ın (maç günü babasını kaybetti, bir kez daha başı sağ olsun diyelim) Servetle ilgili açıklamaları işin tuzu biberi oldu. Suların durulmayacağı bir Galatasaray tablosu vardı bu hafta. Bursa, bir anlamda beklenen puan kaybını yaptı, Belediye deplasmanında. Buraya kadar kayıpsız gelmeleri büyük başarıydı, arada bir kazayı normal karşılamak lazım. Yine de kazanacak net pozisyonları buldular, galibiyete yakın olan taraftılar.

Haftanın maçı ise doğal olarak Trabzon-Beşiktaş’tı. Quaresma yok, Bobo hafif sakat böyle çıktı zorlu deplasmana siyah beyazlılar. Maçın genelinde Trabzon daha iyi gözükse de rakibine göre öne çıkan hakemliği bir türlü bırakmayan Kuddusi Müftüoğlu oldu. Kötü niyetli olduğunu asla söyleyemem ancak gördüğüm en kötü hakemlerden biri olduğunu rahatlıkla söylerim. Daha da muhteşem geçebilecek bir maçın içine etmeyi başardı. Daha 2.dakikada Egemen’in gaddarca hareketine kart göstermedi, maç boyunca iki taraf açısından da saçma sapan düdükler çaldı. Son olarak da Trabzon’un golünden önce Ernst’e faul yaptın demesi skandaldı. Bir an evvel bu işi bırakıp iyi olabilecek isimlerin önünü açması lazım. Kuddusi’den hakem oluyorsa benden Collina olur. Gerisini siz düşünün. Bir kez daha beceriksiz görüntüsüyle keyfimi kaçırdı, maçın diğer olaylarına konsantre olamadım.

Ligimizde haftanın en karlı takımı da Fenerbahçe oldu böylece. Fikstür avantajını iyi kullanan sarı lacivertliler, rakipleri kaybedince zirveye daha da yaklaştı. Gençlerbirliği çok kötü bir görüntüde olmasına rağmen çok iyi bir maç çıkardı Fenerbahçe. Aykut Hoca yavaş yavaş taşları yerine oturtmaya başlıyor galiba. Bu sezon uçar kaçar demiyorum ama özellikle iyi bir ön libero bulurlarsa çok dinamik kadro yakalayabilirler. Bu sezonu zirvede bitiremeseler bile önümüzdeki yıllarda ses getirebilirler.

İngiletere’ye uzandığımızda derbinin sonucu çok şaşırtmadı. Chelsea baştan sona üstün oynadığı maçta rahat bir galibiyet aldı. Alex’in golünü görünce Ercan Taner abimizle yaptığımız muhabbetler geldi. ''Emanet mandaya vurur gibi'' der Ercan abi. Alex’in golü tamda bu tanıma uyuyordu. Derbinin olduğu haftayı Manchester United iyi değerlendiremedi. Deplasmanda bir kez daha kazanamadılar. Manchester City, geçen hafta Chelsea’nin mağlup edilebilir olduğunu gösterdikten sonra Newcastle United’ı da yenerek 2.sıraya yerleşti.
En çok üzüldüğüm nokta Liverpool’daki serbest düşüşün devamı. Blackpool’a Anfield Road’ta mağlup olmaları açıklanır bir şey değil. Yıllardır bu kadar kötü bir Liverpool görmemiştim. Takımın özgüveni yerlerde. Roy Hodgson’ın suyu ısınıyor. Sonuçta Gerrard ve Torres gitse ve takım bu halde olsa anlarım da bu isimler takımdayken bu kadar kötü sonuçlar anlaşılır gibi değil.

İspanya’da ise bu kez gülen taraf Real Madrid olurken Barça üzüldü. Mourinho’nun 'rakipleri Barcelona’ya kolay teslim oluyor’ sözü etkisini mi gösterdi bilinmez Nou Camp’ta hüzün vardı. Ancak yine de Barcelona’yı anlamam mümkün değil. Dakika 70. Topla oynama oranı %80’e %20 ama son 20 dakika pozisyonu yok Katalanların. Bu kadar obsesif bir futbol, hep aynı şekilde hücum yapma isteğini anlayamıyorum. Bu sene favorim kesinlikle Barcelona’ydı ama Mourinho etkisi midir, şu an sakatların fazla olması bilinmez, bir sıkıntı var. Nou Camp’tan beraberlik haberi gelince Real Madrid kendini aştı, sezon başındaki görüntüsünün aksine. Deportivo’yu kevgire çevirdiler. 6-1 pek Mourinho tarzı değil ama La Liga böyle işte. Siz istemeseniz de böyle skorlar, rezalet bir lig. Çok dengesiz.

Sırada İtalya var. Her defasında öve öve (!) bitiremediğim Benitez de göstermeye başladı etkisini Serie A’da. Geçen hafta Roma’ya mağlup olduktan sonra bu kezde İtalya derbisinde Juveyle berabere kaldı San Siro’da. Sezon sonunda şampiyon olur olmaz ama Inter’in işinin kolay olmayacağını söyleyebilirim. Şampiyonlar liginde istenen sonuçlar gelir, geliyor da ama ligde sıkıntı yaşamalarını bekliyorum. Tabi burada Milanla, Juve kendi kendilerini baltalarlarsa Inter yine alır zirveyi. Ancak bu 2 takımdan en az biri kafayı sokarsa ki burada Milan daha öne çıkıyor, işi zor Inter’in.

Son durağımızda Almanya’dayız. Mainzla Dortmund aldı başını gidiyor. Özellikle Dortmund için çok önemliydi Bayern Münih maçı. Nuri Şahin’in de muhteşem bir frikiğiyle 2-0 kazandı Dortmund. Bu galibiyet puandan çok Dortmınd’un sezona bakışıyla ilgiliydi. Artık şampiyonluktan bahsedebilecek bir Dortmund olacak. Bu galibiyet takımın özgüvenini yerine getirmiştir.
İşte böyle geçti hafta. Biletler yandı şimdi milli maç haftası. Panoramaya 15 gün ara.

Hiç yorum yok: