20 Şubat 2011 Pazar

Beşiktaş: 2 Fenerbahçe: 4 / Üç farklı senaryo


30-30-30…bu maçın formülüydü. İlk 30 dakika müthiş bir Fenerbahçe, aciz bir Beşiktaş vardı. İlk düdükten hemen sonra golü bulan Fenerbahçe, Beşiktaş savunmasının hatalarını iyi değerlendirip farkı açabilecekken ya beceriksizlikten yada şanssızlıktan kaçırınca golleri Beşiktaş oyunu dengeledi. Yine de ilk yarıda çok ciddi atakları yokken Ekrem’in füzesi maçı dengeye getirdi. İlk yarı böyle biterken Beşiktaş ikinci yarıya oldukça coşkulu başladı ve duran top sonucu öne geçmeyi başardı. İşte bu ikinci 30 dakikanın alevlendiği an oldu. Sonrasında ise dalga dalga gelen bir Beşiktaş vardı sahada. Kazanılan her top kontra atağa dönüşüyordu. Almeida’nın kaçırdığı gol ise akıl alır gibi değildi. İşte orada Bobo mu Almeida mı sorusunun cevabı vardı. Beşiktaş hız kesmeden devam ediyor ve 3.gol ne zaman gelecek diye bekliyorduk ki Ferrari dağlara taşlara yaptı. 1 dakika önce Lugano-Ferrari güreşine devam diyen Cüneyt Çakır, Ferrari’nin İtalyan usulü dirseğini kaçırmadı ve üçüncü 30 dakikanın başlangıcını belirledi. Ancak burada yine aklıma takılan bir şey var. Ferrari’nin kırmızı kartının olduğu pozisyonda önce Lugano’nun Ferrari’yi bir müdahalesi vardı, bunu kaçıran Cüneyt Çakır, devamında Ferrari’nin dirseğini gördü ve çaktı kırmızıyı. Sonrasında ise Guy Ritchie’nin “Lock, Stock and Two Smoking Barrels” filmi vardı sahada. Aslında maçında özetiydi bu film. Ne oluyor lan dedirten bir maçtı çünkü. Ama son gülen Fenerbahçe oldu. Eksik Beşiktaşla kedinin fareyle oynadığı gibi oynadılar ve Alex de Souza farkıyla son sözü söylediler. Burada Schuster’e de 1-2 eleştirim var tabi ki:

-Ferrari’yi başta gördüğümde oldukça yadırgamıştım ama sahadaki performansı kırmızı kart görene kadar dört dörtlüktü. Ama yine de gördüğü kartta uzun zamandır oynamamanın verdiği bir motivasyon eksikliği vardı galiba. Aslında bu maçta niye Sivok’un yerine Ferrari’yi seçti çok merak ediyorum.
-Beşiktaş 10 kişi kaldıktan sonra Necip-Aurelio değişikliğini de anlamadım. O samana kadar hiçbir şey vermeyen Almeida’nın yerine Aurelio girse daha iyi olmaz mıydı. Hem direnç artar hem de ileride Quaresma tek bırakılarak kontra ataklara zemin hazırlanabilirdi.
-Bu sezona kadar Fenerbahçe maçlarında hep çok tehlikeli olmuş Bobo neden tribündeydi. Orta sahaya Aurelio alternatifin var. O yüzden Fernandes’in yerine Bobo olsa kenarda mutlaka kazanman gereken bu maçta daha iyi olmaz mıydı.
Tüm bunlar mağlubiyetten sonra söylenen şeyler olsa da maç öncesi ve sırasında hissettiklerimdi. Tabi bu mağlubiyetin faturası kesinlikle Ferrari’ye çıkacak. Baktığımızda da hakikaten de Beşiktaş 10 kişi kalmasa belki de son 30 dakika senaryosu hiç yaşanmayacaktı. Ama futbolunda güzelliği burada be usta. Maç içerisinde bile senaryonun defalarca değiştiğini görebiliyorsunuz. Son sözü de Gattuso söylesin: “Her derbinin kendi hikayesi vardır.”
Not: Fenerbahçe Türkiye ligi tarihinde ilk kez Beşiktaş'a 3 golden fazla attı.

1 yorum:

Emre Karataş dedi ki...

Beşiktaş ya da Fenerbahçe'yi konuşmaktan ziyade aklımda kalan yegane soruyu sormak isterim: "Alex'i madde yağmuruna tutmak ne demektir?" Hiç yakışmadı diyebilirim..