8 Ekim 2011 Cumartesi

20 Sene Öncesi/Türkiye:1 Almanya:3


Bazen maçı izlerken bu takım diğerini nasıl yenecek dersiniz. Almanya'ya karşı milli takımımızı izlerken bu hisse fazlasıyla kapıldım. Maçı anlatan sevgili Ercan ağabeyi bu şekilde maç anlatırken en son 20 yıl önce izlemiştim. Kulüp yada milli takım düzeyinde ezildiğimiz yıllarda Ercan ağabey, fark yemişsek sadece şunları söylerdi: "Taç...Korner...Maçta son 5 dakika". Bugün de o yıllara geri döndüm resmen.

Maça hızlı başladık ama daha 2.dakikada Almanlar karşılaşmanın nasıl geçeceğini net bir şekilde ortaya koydular. O arada Burak ile çok net bir pozisyon yakaladık ama atsak da bir şey değişmeyecekti. Bu Almanya bu Türkiye'den bariz şekilde üstün. Sabaha kadar oynasak milli takımımızın puan alma şansı yok. Yediğimiz ilk gol rezillik. Servet'in yediği çalımı Paf takımı oyuncusu yemez ama bu da oyuncumuzun suçu değil. 3 haftadır doğru dürüst oynamamasına rağmen onu oynatan Hiddink de. Gökhan Zan'a çok güvendiğimden değil hatta Servet, Gökhan'dan çok daha iyi futbolcudur ama şu an için formda, maç eksiği olmayan isim Gökhan. Hiddink böyle bir hatayı üstelik Almanya gibi bir rakibiniz varken nasıl vermiş tuhaf.

İlk golden sonra da gözümüzü kapattığımız anlar başladı hemen. Şu an dünya üzerinde kontra atağa en iyi çıkan takım açık ara Almanya. İleride müthiş şekilde çoğalıyorlar ve cezayı kesiyorlar. Bu şekilde hiçbir şey oynamadan İngiltere ve Arjantin'i 4'ledi bu takım son dünya kupasında. Peki biz her şeye rağmen bu kadar teslimiyetçi bir görüntüde mi olmalıydık, bence hayır. Takımda bugün ki maçtan sonra daha da net anladım Hiddink'e karşı bir memnuniyetsizlik var. Arda'nın oyundan çıkarken Hollandalıya gösterdiği tepki de bunun bir göstergesi. Bunu yapacak cesareti bulması bile inanılmaz bir olay. Maç sonunda da Hamit'in arkadaşlarını basın önünde eleştirmesi milli takımda çoğu şeyin doğru gitmediğini net bir şekilde ortaya koyuyor.

Maçtan 2 gün önce milli takımım kamp yaptığı Swiss Hotel'e gitmiştim. Pierre Van Hooijdonk ile ilgili bir belgesel için. Otele gittiğimde gördüğüm manzara karşısında çok şaşırdım açıkçası. Böyle inanılmaz önemli bir takvim öncesi basın mensupları, futbolcular, arkadaşları sanki bir kamp ortamı değil de arkadaşlar arasında gibiydiler. Ben futbolcuları doğru dürüst göremeyiz, Pierre ile bile zar zor röportaj yaparız diye düşünüyordum ama müthiş bir rahatlık vardı. Bu bile disiplinin çok olmadığı yönünde bir gösterge benim için. Ki hadi gündüz böleydi diyelim, akşam da 2 futbolcunun bir kanaldaki programa canlı bağlantı yaptığını gördüm. Ne zaman dinleniyorlar ne zaman konsantre oluyorlar maça belli değil.

Sonuçta Almanya'ya yenilmek çok önemli değil. Azerbaycan'ı da yenip play-offlara hatta oradan da şampiyonaya bile kalabiliriz. Ama bu takım katılmasa sanki daha iyi. Çünkü hiç bu kadar hak etmemiştik. Bu kadar üst üste kötü oynadığımız bir dönemi daha hatırlamıyorum. Avrupa Şampiyonası'nda daha büyük rezillikler olmasından korkuyorum açıkçası. Hiddink için böyle şeyleri de söyleceğimi hiç düşünmezdim ama bir an evvel yollar ayrılmalı bence. Yoksa bu yıpranmış ilişki içerisinde zor yakaladığımız iyi takım kimliğinden eser kalmayacak.

Hiç yorum yok: