17 Mart 2012 Cumartesi

Fenerbahçe:2 Galatasaray:2 / Kocaman Klasiği


Günlerdir yaşananlar, açıklamalar, mesajlar, iliklere kadar hissedilen gerginlikle çalındı dev derbinin düdüğü. 2 takımın kadrolarını tahtaya yazdığında Galatasaray ağır basıyordu. İlk maçı da çok rahat kazanmış, ligde 9 puan önde, o yüzden geçmiş yıllara göre daha farklı bir motivasyonla çıktı sahaya sarı kırmızılılar. Fenerbahçe ise son yıllarda hiçbir Galatasaray maçına böyle çıkmamıştı. Böyle bir puan farkı yaşamamıştı. Hiç bu kadar kazanmak zorunda kalmamıştı belki de. O yüzden baskılı başlaması, özellikle ilk dakikalarda bunu hissettirmesi gerekiyordu. Öyle de oldu. Önce Sow sonra Alex ile 2 inanılmaz gol bulan Fenerbahçe, çok fazla bir şey yapmasına gerek kalmadan doğal bir baskı oluşturmuştu Galatasaray karşısında.

Alex'in golünden sonra kağıt üzerinde herşey çok daha kolay gözüküyordu Fenerbahçe için. Sonraki 10 dakika bunun avantajını yaşadılar. Stoch'un şutuyla 3 olsa iş bitmişti ama olmadı. İlk yarının son 15 dakikası Galatasaray, beklentilerimin üzerinde toparlanarak farkı bire indirdi ve müthiş moral kazandı. Devrenin son düdüğü çalana kadar da baskısına devam etti. Yakaladığı net fırsatları gole çevirse ilk yarı bittiğinde tabelada eşitlik olacaktı. İlk yarı sona erdiğinde eleştirebileceğiniz bir Galatasaraylı futbolcu yoktu, içeriye mağlup girmelerine rağmen. Ama Fenerbahçe'de özellikle Stoch ve Cristian çok kötüydü. Aykut Kocaman'ın bir hamle yapması şarttı çünkü Galatasaray bağıra bağıra geliyordu.

2.yarı ise ilk yarıya göre baya bir durgun başladı. Galatasaray fırtınası yoktu, Fenerbahçe'de mümkün olduğu kadar tempoyu düşürmeye çalışıyordu. Ancak hala büyük sıkıntı vardı. Galatasaray, kaliteli ayaklarıyla her an gol bulabilirdi. İşte Aykut Kocaman, burada devreye girdi ve yaptığı saçma sapan değişikliklerle herşeye rağmen kazanabileceği maçta 1 puanı zor kurtardı. Stcoh maç boyunca kötü kabul ama kenarda onun 1 numaralı alternatifi olabilecek isim Caner tribünde. Dia'nın girmesi daha kötü olabilirdi. O yüzden Stoch'u almayacaktı. Hele hele Stoch'un yerine Selçuk'u oyuna sokmakla hem oyunculara hem de tribünlere biz bir gol daha bulamayız, o yüzden çekiliyoruz mesajı verdi. Bazen bir oyuncun kötüyse ve alternatifi yoksa değiştirmeyeceksin. Çünkü bir şeyi değiştirmek için yapacağın hamle işleri daga kötü hale sokabiliyor bazen. Stoch'un olayı da bu. Belki çekeceği bir şut, ya da vereceği bir pasla oyunun seyrini hala değiştirebilirdi. Bir de Stoch sezon başından bu yana bu takımın en fazla oyuncularından. Saha içerisinde kendini toparlayabilirdi. Ama Aykut Hoca buna izin vermedi.

Orada çıkması gereken ve çıktığında takımın düzeninin bozulmayacağı bir tek değişiklik vardı; Cristian-Selçuk. Sonrasında maçın en kötüsü Cristian kenara beni değiştirin dedi. Aykut Hoca ise Özgür'ü ısındırmaya yolladı ama tribünlerden gelen Dia'yı sok tepkisi yüzünden u dönüşü yaptı. Hem de daha da saçmalayarak Alex'i çıkartıp Dia'yı soktu. Rakibinin baskısını iyice kabul etti. Fatih Hoca ise Baros ve Aydın'ı sokarak maçı ne kadar istediğini net bir şekilde ortaya koyarak Aykut Kocaman ile arasındaki dağlar kadar farkı gözler önüne serdi.

Maç 2-2 olduktan sonra ise Aykut Hoca'nın Bienvenu'yu oyuna sokması "Atı alan Üsküdar'ı geçti" hamlesinden başka bir şey değildi, komik oldu. Ama 90+5'teki Baros'un pozisyonu gol olsa işte o zaman ne Aykut Kocaman kalırdı ne de başka bir şey. O pozisyondan sonra Fatih Terim'in bakışı Galatasaray'ın ne kadar büyük bir fırsat kaçırdığını anlatıyordu aslında. Sadece şampiyonluk değil, 12 senelik seriye bir son ve muhteşem bir geri dönüştü kaçan. Özetlersek, Fenerbahçe ayağına kadar gelen fırsatı teknik direktörünün büyük maçlardaki beceriksizliği yüzünden berabere bitirirken Galatasaray, sonuna kadar hak ettiği bir maçı kazanamadı ve çok büyük bir fırsatı kaçırdı. 2 teknik direktör arasındaki uçurumu da böylece görmüş olduk. Aykut Hoca bir başka büyük maçta daha sınıfta kaldı. 2 sene üst üste Galatasaray'ı Kadıköy'de yenemedi. Kazanılan Beşiktaş maçlarında ise şansı fazlasıyla yanındaydı. Şike davası boyunca sergilediği duruşla topladığı puanları sahada kaybediyor. Galatasaray ise her geçen gün üstüne koyarak devam ediyor. Play-Off'ta da değişen bir şey olmaz. Galatasaray Şampiyo...

Hiç yorum yok: